27 Eylül 2009 Pazar

E-PAZAR -5- '' Güler Zere'ye Özgürlük ''

HAFTANIN KARİKATÜRÜ


HAFTANIN FOTOSU



Güler Zere'den 1 Eylül 2009 günü Balcalı Hastanesi önünde bekleyenlere mektup yazdı. Ve işte :



Merhaba
Şu anda gecenin bir vakti, sesinizi duyuyorum yine. Nasıl ki sizin sesiniz ulaşıyor bana, biliyorum ki benim sesim de size ulaşıyor. Yüreğimin atışlarına karışıyor, sizin yürek atışlarınız. Sonra kocaman bir yürek oluyor sol yanımda.
Yürek… nasılda dolu doludur yüreklerimiz... Neleri neleri sığdırmamışız ki biz yüreklerimize.
Benim yüreğimde öyle çok şey var içimde. En başta o büyük sevgili; karanfil kokularımız, yanı başımda kokusu kır çiçeklerine karışanlarımız, sizler, canlarım, tüm sevdiklerim, yarım bıraktığım her şey, sevgisini hissettiğim herkes…
Ne zamandır dara düşse yüreğim, acıya kesse bedenim parmaklarımın ucuna dokunuyorsunuz, gözleriniz değiyor gözlerime, bu küçük hücrem kalabalıklara karışıyor, birden çok ses çıkarıyor. Ben içinde kala kalıyorum. Her sese tebessümle cevap veriyorum. Bilerek değil, kendiliğinden! Sizler ise gülen gözlerinizle karşılıyorsunuz içimden kopan her sesi.
İster yanı başımda olsun, ister bir adım ötemde kapı önünde, ister bir sokakta olun, ister herhangi bir şehrin, bir yerinde oturun, ister adli tıp önünde oturun ben sizleri hissediyorum. Sıcaklığınız, gücünüz, sesiniz, beni sarıp sarmalıyor. Bundandır bu illet her sıkıştırdığında karşısında başımı dik tutmam. Ona çelme takmaya hazırlanmam bundandır. Sizler benimlesiniz ya gerisi boş!
Hele kısacık bir yolda gözleriniz, gözlerime takılınca bir serçe telaşında oluyor yüreğim.
Evet sizlerden bahsediyorum Adana'nın sıcağı kadar sıcak yüreklilerim, Seyhan'ın yakamozları gibi parlayan ışıl ışıl gözlülerim. Seviyorum sizleri. Kapı önünde değil, işte tam şuram da oturuyorsunuz.
Şimdi birde kavgamın şehrinde oturanlar var. Günlerdir oradasınız ve ben kim bilir kaç kez uzandım sizlere bilir misiniz? Uzanıp dokunuyorum size, en çok da umutlu hallerinize. Hani o yüreğinizin sesinin gözlerinizin terine karıştığı anlardaki hallerinize, ben hep sizinleyim, her seferinde çoğalarak dönüyorum hücreme. Ve her seferinde sizin gücünüzle yerle bir ediyorum hücremi. Sarılıyorum ellerinize sımsıkı, sarılıyorum bütün gücümle.
Sonra gönlümün hep hareketli derinlerinde olanlar var. Sevgisini, yoldaşlığını, dostluğunu satırlara yükleyip her seferinde buraya koşan, her seferinde umut taşıyan canımın canı yoldaşlarım; öyle özledim ki sizleri, öyle seviyorum ki ben sizleri…
Dostlarımız da var tabi bu kavgada. Dost yürekleriniz her daim yanımda bunu bana hep hissettirdiniz. Sesinizi sesime kattınız. Her kavgada insan dostunu omuz başında görünce duygusu farklı oluyor biliyorsunuz. Bir dost gülüşü gönderiyorum sizlere; sevgiden, kavgadan yana… Selam olsun sizlere.
Kime ne desem, ne yapsam yarım kalacak biliyorum. Hangi köşesini tutsam bir başka köşe eksik kalacak iyisi mi burada bitirmek. Ama gözlerinizin ta içine dikiyorum gözlerimi. Sevgimin derinliğini görün diye. Ve son olarak tekrar ediyorum; seviyorum sizleri… hem de çok!
Güler Zere
HAFTANIN FIKRASI
Lenin ölüyor ve Tanri onu Cehenneme koyuyor. Ama bu Lenin
dururmu hiç, başlıyor cehennemde insanlari örgütlemeye.

- "Bakin, biz burada yanıyoruz, acı çekiyoruz, öbürleri
orada cennette rahatla bollukla yaşıyorlar olmaz böyle" diyor

ve cehennemde insanlar ayaklanmaya başlıyor. Melekler hemen gidiyorlar Tanriya; - "Tanrım Lenin cehennemi karıştırdı insanlar ayaklandı" diyorlar.

Tanrı da;
- "O zaman onu alın Cennete koyun" diyor.
Bu sefer de Lenin cennette basliyor konusmaya;
- "Bakın, biz burada bolluk içinde yaşarken cehennemde yoldaşlarımız acı çekiyor, yanıyor, buna izin vermeyelim" diyerek
orayı da karıştırıyor.

Melekler hemen gidiyorlar yine Tanrının huzuruna;
- "Tanrım" diyorlar, "Lenin orayı da karıştırdı insanlar cennette de ayaklandılar ne yapalım?"