31 Aralık 2009 Perşembe

BÜLENT TEKİN - DOMUZ GRİBİ

DOMUZ GRİBİ
Domuz gribinin salgın olduğu bir yıldayız. Bu hastalıktan korunmak için uygulanan aşı ya da sonrasında tedavi yönteminin çokça konuşulduğu bir dönemi yaşıyoruz. İlaç ve tedaviye yani hekimliğe çokça gereksinim duyduğumuz günlerin içindeyiz. Hekimlik, Fırat ve Dicle arasındaki bu topraklarda, MÖ 3000’li yıllarda (Sümer’de) görev başındaydı. Kitabı Mukaddes’te adı geçen Keldanilerin Ur’unda MÖ 2700 yıllarında Lulu adlı bir hekim görev yapmaktaydı. O dönemden kalan tabletlerden, daha başka isimsiz hekimlerin yaşadığını anlıyoruz. Bugün de bazı isimsiz/isimli hekimler kuş gribi, domuz gribi, normal grip hakkında ahkâm kesmekte ama ölümlere engel olamamaktadırlar. Bazı tekelci ilaç firmalarının reklâmtörü (reklâmcısı) olan kimi hekimler silah tüccarlarının ölümden kazançlarını anımsatan ilaç kazanımlarının peşindeler. (Reklâmtör sözcüğünü ben buldum.) Uygarlığın tanımının böyle olmadığını düşünüyorum.

Bu kadim bölgede (Mezopotamya’da) günümüz meslektaşları gibi Sümerli hekimlerin de ilaçlarının ana maddesinin kaynakları bitkisel, hayvansal ve madenseldi(r). Madensel (tuz, güherçile gibi), hayvansal (süt, yılan derisi, kaplumbağa kabuğu gibi) ve bitkisel (kekik, armut, incir, hurma gibi) karışımlar-tıpkı bugün gibi-toz ve katı halde hazırlanırdı. İsimli ya da isimsiz hekimimiz merhem ve süzülmüş sıvıları vücudun üzerine sürerdi. Bu hekim, içmek için de sıvı ilaçlar öneriyordu.

Bu isimli/isimsiz hekim(ler)in yazdıkları notlarda sihirli sözlere veya büyüye rastlanmamasına karşın kadim tıp ilmini büyü ve cinlerden soyutlamak olanaksızdır. Çünkü Sümer’de ve dünyanın başka yerlerinde hastalıkların nedeni olarak kötü cinler bilinirdi. Bu nedenle Mezopotamya’da büyü ve cin çıkarma ayinlerinin yapılma nedeni, insanı kötülüklerden ve hastalıklardan koruma olarak düşünülebilir. Aslında din ile büyüyü birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Dinler tarihi incelendiğinde, iyi ve kötü’nün (zaman zaman cin ve tanrıların) birer güç olarak kişiye iyilik (sağlık, moral) ya da kötülük (hastalık, zihin karışıklığı) getirdiği kabul edilmiştir. Zerdüşt, Yahudi, Hıristiyan metinlerinde iyiler ve kötülerden (şeytani güçler de dâhil) ve onların öykülerinden bahsedilmiştir. Günümüzde Diyarbakır’da dahi (kırsalda) birçok hastalık doğaüstü nedenlerle büyüsel ve dinsel nedenlere dayanılarak açıklanabilmektedir. Ay basması, nazar, haram süt, korkulara dayalı ishallerin anne tarafından çocuğun alnına haç şeklinde is sürerek tedavi edildiğini söylersem bunu sakın benim mizahi tarzıma bağlamayın. Yine Mardin kırsalında-çocukluğumuzda!-sıtma olan çocukları, anneler tencere altından parmaklarıyla aldıkları isi, alınlarına bir haç çizerek iyileştirmeye çalışırlardı. Ve ne tuhaftır ki bu yöntemle çocuklar sıtmayı atlatırlardı. Bugün de bu yöntemin tıbbın çok ilerlemesine karşın kullanılması bir inceleme konusu olarak araştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Bizim meçhul hekimimiz süzme yöntemiyle hazırladığı ilaç reçetelerinin bir de kullanım kılavuzları vardı.[Bugün en değme ilaç kutusundan bir kullanım kılavuzu (prospektüs) çıkmaz mı?] Hekimimiz içilecek ilaçların içimini kolaylaştırmak için (tadını kaybetme amacıyla) bira (ve bazen de süt) kullanırdı. Tüm bu söylediklerimiz bu kutsal topraklarda, Sümer’de dahi eczacılığın bilindiğini gösterir. İlaçlarda güherçilenin (idrardan elde edilmiş olmalı) kullanılmış olması bu topraklarda kimyasal proseslerin yapıldığını kanıtlar. Bu kutsal topraklar kimya bilimiyle içlidışlıdır.

Biz bu toprakların insanlığın en eski tıp ilmini yarattığını yazarken dünyanın dört bir tarafındaki müzelere dağılmış olan tabletlere bakılmasını söylüyoruz. O isimsiz/isimli hekimlerin elinin altında-tıpkı bugünkülerin olduğu gibi-bir tıp elkitabı vardı(r). Ama-ne yazık-ki ulaşamadığımız belgeler nedeniyle hangi hastalıkların hangi ilaçlarla tedavi edildiği bilgisine ulaşmış değiliz. Aslında şu günlerde böyle bir bilgiye ulaşmada-özellikle domuz gribinin yayıldığı bir dönemde-çok yarar vardı(r).

----
bulent_tekin@turk.net
----

RADİKAL GAZETESİ - ARANIYOR!

RADİKAL GAZETESİ
31 ARALIK 2009

HASLET SOYÖZ ÇİZİYOR


Haslet Soyöz/MİLLİYET
31 ARALIK 2009

SALİH MEMECAN ÇİZİYOR

Salih Memecan/SABAH
31 ARALIK 2009

30 Aralık 2009 Çarşamba

KENDİ KENDİNE YAZAN ÇOCUK


***Ben geldiimm
***Bi zamanlar televizyonda deli yürek diye bi dizi vardı,belki hatırlarsınız.Ben o zamanlar 5. sınıfa falan gidiyordum,bizim sınıfta yusuf diye bi çocukvardı ama usta çocuk nasıl özeniyor biliyomusun,konuşması,hareketleri falan kendini yusuf miroğlu sanıyordu resmen,bi gün matematik dersinden zayıf notalmışım,onda artık sebebini bilmiyorum,geldi bana çattı,lan yürügit yok illa sataşıyor çocuğa bi iki tane yumruk indirdim,bi daha yanıma yaklaşamadı çocukzaten 5.sınıftan sonra Adana ya taşınmıştık bi daha da görmedim çocuğu.
***Peki ya,aynı çocuğun öğretmenler günün de harmandalı oynamasına ne demeli?.
***Nerden aklına geldi lan bu dicek olursanız Kanal 7 de eski bölümlerini gördüm dizinin o aklıma geldi.
***O değilde bizim sınıfta bi kız vardı,kız matemetikten 90 aldı diye ağlamıştı sınıfta,kızı boğmak geçmişti içimden.
***Benim gözüm genç yaşta bozulursa nokia yüzündendir,kendimi yılan oyununa bi kaptırıyorum gözüm ağrıyor sonra.Eskiden çok iyi oynardım o oyunuda,artıkeskisi kadar iyi değilim o oyunda.
***Gene okuldayız.İngilizce dersindeyiz bi gün artık dersi nasıl kaynattıysak,konu ingilizceden karikatüre geldi konu,öğretmen bence karikatürler balonsuzolmalıdır dedi,bütün sınıf evet öğretmenim haklısınız dedi,çoğuda karikatür nedir bilmez,bi tek ben hocam neden dedim,bence öyle olmalıdır dedi.Öğretmensonuçta bişey diyemedim,konu kapandı öyle zil çalmıştı zaten.
***Bende şans olmadığını bir kez daha aldığım milli piyango bileti ile anlamış oldum.Kaç insanın çektiği biletin numarası "0777888" olabilir ki?.
***Ana haber bültenleri eskiden ne güzeldi.Reklam falan yoktu,şimdi reklam veriyorlar,8 dakika falan bekliyorsun sonra bi bakıyorsun,"bu akşamlık bu kadaryarın akşam görüşmek dileği ile hoşçakalın"...Eee ne anladım ben o reklamdan.
***Bana göre en güzel hayal milli piyango biletini aldıktan sonra kurulan hayallerdir,kim ne derse desin,o hayallerin üstüne hayal tanımam ben.
***İşte aklıma gelen bazı hayaller..Büyük ikramiye bana çıksın hiç birinizi tanımıcam lan.Olm var ya bu sene bana çıkarsa büyük ikramiye ben çalışmam akşama kadar yatarım,parayı bankaya yatırırım onun faizi bana ömür boyu yeter.İstanbul dan uzak ta güzel bi köy de ömrümün sonuna kadar yaşıcam.Antalya da 3 ay tatil yaparım,sonra da paranın faizini yerim.Aklıma şimdi bunlar geldi,aklıma geldikçe yazarım
***Gerçi benim bu hayalleri kurmam zor bence,bilet numarasına bak,bu numaraya ikramiye mi vurur lan..
***Ötenazi nası bişey acaba,daha önce hiç denemedim...İnsan kendi isteği ile ölürken canı acıyor mudur?(Tövbe de lan,çarpılırsın)
***Uzun zamandır twitter kullanıyorum ama hala yazarken tivitir diye yazıyorum,galiba sorun bende.
***Her sene olduğu gibi bu sene de yeni yıla,pijama,terlik,televizyon üçlüsü ile gireceğim galiba.
***O değil de,Halit Ziya Uşaklıgil ilerde aşk-ı memnu diye dizi yapıcaklarını bilse,aşk-ı memnu yu yazarmıydı acaba?
***Önümüz de ki hafta görüşmek üzere
~~~~~~
Mustafa Damar
19.04.1992 yılında Adana/Ceyhan da dünyaya gelmişim, bende annemlerin yalancısıyım valla...Ama şu anda İstanbul/Esenler de ikamet etmekteyim...Hayatımdan şimdilik memnunum,ben de bundan sonra her hafta size yazı yazmaya çalısacağım beğeniceğinizi umuyorum inşalllah beğenirsiniz...Şimdilik bu kadar iyi eğlenceler...
-------
E-MİZAH ekibi olarak birkaç şey söylemek isteriz:-''Kapımız, mizahsever dostlara ardına kadar açık...1992 doğumlu bir arkadaşımızın yazılarına,hiçbir düşünce süzgecinde geçirmeyerek olduğu gibi sayfamızda yer veriyoruz.''

Leman Dergisi - ASKER KROKİ KRİKO


Haftalık mizah dergisi Leman bu haftaki kapağında "Askerin de ağzında kroki" ıslanmıyor başlığını seçip "kroki" yerine "kriko" yutan askeri çizdi...

Latif Dermici Çiziyor


Latif Demirci/Hürriyet

29 Aralık 2009 Salı

Ercan Akyol Çiziyor

Ercan Akyol'un 29 Aralık 2009 tarihinde Milliyet'te yayınlanan karikatürü...

27 Aralık 2009 Pazar

E-PAZAR -17- TALİH

HAFTANIN KARİKATÜRÜ

HAFTANIN FOTOĞRAFI


Hemen koşup ıslak mendil almanız gerektiğini müjdeleyen kuş. Piyango bileti almak, sayısal oynamak işe yaramıyor. Tecrübeyle sabit.(Ekşi sözlük)
HAFTANIN FIKRASI
Adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve LasVegas'ın yolunu tutar... Ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar kazanır.

Hemen otel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine çıkar ve karısına telefon eder: - "Hayatim evde misin?"

- "Evet kocacığım."

- "İyi. Hemen hazırlan o zaman. Çabuk bavulunu hazırla. Kumarhanede tam 3 milyon dolar kazandım."

- Kadın sevinç dolu bir çığlık atar “Ayyyyyyyyyyy harikasın!! Hemen hazırlanıyorum.. Peki ama nereye?? Paris?; Karayipler?; Acapulco?; Guney Amerika?..."

- Adam cevap verir: “ Umurumda değil. Sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol.”


HAFTANIN + BİLMEM KAÇI (YENİ)
---
Teşekkür
Latif DEMİRCİ
Penguen Dergisi
Hürriyet Gazetesi

Teessüf

Mehmet ÇAĞÇAĞ

(26 Aralık 2009 tarihinde Habertürk gazetesinde yayınlanan karikatürü çok aradık bulamadık.E-PAZAR bu sebepten ötürü geç kaldı)


26 Aralık 2009 Cumartesi

NE VAR, NE YOK - APTİ

SÖZCÜ
(26 ARALIK 2009)



Salih Memecan Çizdi


Salih Memecan/SABAH
26 ARALIK 2009

Haslet Soyöz Çiziyor


Haslet Soyöz/MİLLİYET
26 ARALIK 2009

25 Aralık 2009 Cuma

Sefer Selvi Çizdi - İşsizlik


İl bazında işsizlik oranları açıklandı. Yüzde 22.1’le işsizlik oranının en yüksek olduğu il Şırnak çıktı.

ERCAN AKYOL ÇİZİYOR


Ercan Akyol'un 25 Aralık 2009 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan karikatürü...

Penguen Dergisi - Gündem




24 Aralık 2009 Perşembe

23 Aralık 2009 Çarşamba

Bülent Tekin - KRAL ÇIPLAK! (GIRGIR DERGİSİ)

KRAL ÇIPLAK!

Ne(ye) yalan söyleyeyim, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yeminini, inadını hiçbir yerde görmedim, duymadım, okumadım. Sözde Kürt açılımının koordinatörlüğünü yapan Atalay, hiçbir basın toplantısında, hatta meclis konuşmalarında “Kürt” kelimesini ağzına almadı. Sanki Kürt kelimesini ağzına almamak için dinine, imanına, kitabına yemin etmiş! Kürt kelimesine bu kadar alerjisi olan bir adamın Kürt sorunu konusunda samimi olması düşünülebilir mi? Birileri ona sakın bu kelimeyi ağzına alma, milletin alerjisi var, şeklinde akıl vermiş olabilir. Ama ben böylesi bir aklı beğenmiyorum. Son basın toplantısında da (17 Aralık) Kürt kelimesini kullanmadan açılımdan bahsetmeyi becerdi. Helal olsun diyorum. Daha ne diyebilirim?


Ben Kürt kelimesini kullanmayan birinin, bir partinin ya da bir zihniyetin (s)empati kültürünün olabileceğine inanmıyorum. Bunun Kürt, Türk, İngiliz, Yunan kelimesi olması önemli değildir. Bunun(la) bir ırk ya da bir insan grubuna (kavim) bakışın niteliğiyle olan önemini söylemek istiyorum. Birinin adını dahi anamayan ceberut, ciddi, polisvari ya da askeri bir disiplinle yaklaşma zihniyeti gönüllerle empati kuramaz. Beşir Atalay’ın artık militer yapıyı dahi aşmış koruculuk uygulamasına verdiği desteğin boyutunu anlamış değilim. Mardin (Bilge Köyü) katliamını yapmış katil korucuların ailelerini devletin milyarlarıyla beslediler. Mazıdağı Fosfat Tesislerindeki barınmalarında günlük on bin lirayı aşan beslenme masrafı yapıldı. Şimdi o insanları Kırklareli’nde devletin milyarlarıyla koruyorlar. Soykırım yapmayı özendirici, ödüllendirici bu tavrın (sosyal devlet tavrının) illegal örgütlere, adli vakalara (artık köyleri yakılıp yıkılmış Kürtlere, toprakları gasp edilmiş Süryani ve Ermenilere demiyorum) neden gösterilmediğini sormak istiyorum? Gerçekten bunu yapabilir misiniz? Ta Mardin’den gidip te Muş-Bulanık’ta köy korucuğu yapmak da neyin nesi oluyor? Dükkân kapatma ve sokak eylemlerini tasvip etmiyorum ama taa Mardin’den gidip te öyle bir feodal yerde köy korucuğu yapmanın tahrik olduğunu devlet bilmez mi?


Genelkurmay Başkanının Trabzon’da bir gemide yaptığı basın toplantısının sözde demokrasiyle yönetilen bir ülkenin gerçek yüzünü açığa çıkarmasını ben bir kez daha gördüm. Gemi metaforu birçok çağrışım yaptı: Ergenekon soruşturmalarının birinde bir gemide patlatılacak bombayla müzenin havaya uçurulma iddiası ilk aklıma gelenlerdendi. Gemisi, uçağı, topu, tüfeği, bombası olanların bizi her zaman havaya uçuracağına amentü’müz var! Eyvallah! Ama askerlerin-dünyanın bu seviyesinde-bu kadar tehditvari, siyasi konuşmalarının olduğu başka bir ülke var mıdır? Gerçekten Patagonya Cumhuriyeti bizden çok daha demokratik değil mi? Nedense medyadan ve medyanın kameralarından (mikrofonlarından) bu kadar korkan, bunlara düşman bir genelkurmay başkanı ve başbakanı olan bir ülke daha var mıdır? Gerçekten basın özgürlüğüne böylesine düşman olan bir başbakanı var mıdır Patagonya’nın?


DDY çalışanlarına, Tekel işçilerine, itfaiyecilere, emekli memuruna bu kadar gaddar davranan bir hükümetin Baasvari bir oy çokluğuyla iktidarda olduğu bir cumhuriyete demokrasi diyoruz. Ve tuhaftır ki muhalefeti de ırkçı ve şovenist olan bir cumhuriyet. Dincilik kisvesini maskeleyerek demokrat görünmeyi becermiş bir hükümetle cumhuriyet(demokratiyet)! Biz bunun bir finans tekel örgütle(n)mesi olduğunu göremiyoruz. Aslında bize yaşatılan bir masaldır. Uyanık terzilerin krala inandırdıkları olmayan bir elbiseyi giydirdiklerini seyrediyoruz. Ama hiçbirimiz, kral çıplak! demedik.

---

bulent_tekin@turk.net

---

Bu haftadan itibaren yazılarını bizimle paylaşacak olan Bülent Tekin'e sonsuz teşekkürler...

22 Aralık 2009 Salı

SÖZCÜ GAZETESİ - ENGİN ASYALI


Engin ASYALI/SÖZCÜ
22 ARALIK 2009

Salih Memecan Çiziyor

Salih bey, bazıları sinirden üşür ve titrer
bazıları kansızlıktan
bazıları korkudan
bazıları vatansızlıktan
Peki sen?

21 Aralık 2009 Pazartesi

Latif Demirci Çiziyor


Latif Demirci'nin 21 Aralık Pazartesi günü Hürriyet'te yayınlanan karikatürü...

Ercan Akyol Çizdi - İMRALI


Ercan AKYOL/MİLLİYET
20 ARALIK 209

20 Aralık 2009 Pazar

SEFER SELVİ ÇİZİYOR


Direnen TEKEL işçileri ile dayanışma büyüyor HAKLARI için direnen TEKEL işçilerine AKP Hükümetinin saldırısı ve Türk-İş Genel Sekreteri, Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’in gözaltına alınması Adana’da protesto edildi.

E-PAZAR -16- YASAK

HAFTANIN KARİKATÜRÜ
HAFTANIN FOTOĞRAFI
HAFTANIN FIKRASI
İngiliz, Amerikalı ve Türklerin bulunduğu gemi kaza yapar ve su almaya başlar. Kaptan telaşla yolcuların arasına girer ve;
"Lütfen herkes sakince filikalara doğru gitsin gemi su almaya başladı. "
Yolcular bu uyarıyı umursamaz ve aynen devam ederler.
Kaptan aynı uyarıyı birkaç defa yapar ve insanların gemiden ayrılmadıklarını görünce çaresizce geri çekilir. Bu arada uyanık kaptan yardımcısı kaptana:
"Ben bu insanların hepsini gemiden çıkarırım." Kaptan:
"Nasıl yapacaksın bunu hemen yap. "
Kaptan yardımcısı gider ve bir süre sonra geri döner.gemi bomboştur. Kaptan merakla sorar:

"Ya nasıl başardın bunu?" Kaptan yardımcısı anlatır:
"İngilizlere sizin gibi asil bir milletin böyle batan bir gemide ne işi olur dedim hepsi denize atladı, Amerikalılara deniz suyu insan sağlığına yararlıdır dedim onlarda hemen suya atladı." Kaptan merakla sorar:
"Peki Türklere ne dedin, onlar kesinlikle ayrılmaz gemiden."
Kaptan yardımcısı pişkin pişkin gülerek:
"Türklere de denize girmek yasaktır dedim."
---
Teşekkür
Murat Sayın
Teessüf
İsviçre

18 Aralık 2009 Cuma

Ercan Akyol Çiziyor


Ercan Akyol'un 18 Aralık Cuma günü Milliyet'te yayınlanan karikatürü...

Zafer Temoçin Çiziyor

Zafer Temoçin - (16 Aralık 2009 )

Latif Demirci Çiziyor

Latif Demirci/HÜRRİYET

17 Aralık 2009 Perşembe

Leman Dergisi - Berlusconi


Sefer Selvi Çiziyor - Kömür Ocağı

19 madencinin hayatına mal olan Nurullah Ercan’ın kömür ocağı cehennemden farksızmış.

13 Aralık 2009 Pazar

E-PAZAR -15- REALİTE

HAFTANIN KARİKATÜRÜ
HAFTANIN FOTOĞRAFI
HAFTANIN FIKRASI

Türkiye çok partili demokrasiye 1946’da geçti.
Nesin o yıl, “Marko Paşa” adlı bir mizah dergisi çıkardı.
İsmin altında şu ifade vardı:
“Ne gün fırsat bulursa o gün çıkar. Çıktığı gün saat 8 ile 9 arası satılır. 9’da toplatılır.”
Ancak Hükümet, Marko Paşa’yı toplatmakla baş edemedi; sonunda kapattı.
Bunun üzerine Nesin dergiyi “Hür Marko Paşa” adıyla çıkardı.
Onu da kapattılar.
Nesin, ismi “Yedi Sekiz Paşa” yaptı.
Kapattılar.
Bunun üzerine “Malum Paşa” çıktı.
O da kapanınca Nesin noktayı koydu:
“Merhum Paşa…!”

* * *

Böyle başlayan demokrasi serüvenimiz 63 yıl sonra Nesinvari usullerle sürüyor:
DEP kapatılıyor, ÖZEP kuruluyor.
Sonra HADEP…
HADEP kapanınca DEHAP…
Sonra DTP…
Şimdi sıra “Malum Parti”de bence…
O da kapanırsa “Merhum Parti…”
“Çok partili demokrasi”den 63 yıl sonra bu kez “az partili demokrasi”ye geçiyoruz.
Tabelacılar kazanıyor.
Demokrasi kaybediyor.

---

Teşekkür

Aziz Nesin

Can Dündar

Sefer Selvi

Teessüf

Anayasa Mahkemesi

SEFER SELVİ ÇİZİYOR


Bursa'nın Mustafakemalpaşa İlçesi'nde Bükköy Madencilik İşletmesi'ne ait kömür ocağında şiddetli bir patlamanın ardından meydana gelen göçükte ilk belirlemelere 19 işçi mahsur kaldı. Kurtarma ekipleri bölgeye 6 saatte ulaşınca 19 işçi hayatını kaybetti.

12 Aralık 2009 Cumartesi

DTP KAPATILDI


Salih Memecan/SABAH
---
Demokrasiye darbe
Anayasa Mahkemesi, “eylemleri yanında, PKK ile olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ...Anayasa Mahkemesi, “eylemleri yanında, PKK ile olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği” gerekçesiyle, DTP'nin temelli kapatılmasına karar verdi. Yüksek mahkemenin 11 üyesinin tamamı partinin kapatılması yönünde oy verdi.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP'nin, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı" haline geldiği gerekçesiyle, temelli olarak kapatılması istemiyle 16 Kasım 2007'de dava açmıştı.
TÜRK VE TUĞLUK'UN VEKİLLİĞİ DÜŞTÜ
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasın neden olan DTP Genel Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin, Anayasa'nın 84. maddesinin son fıkrası uyarınca, gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren sona ermesine karar verildiğini belirtti.
İŞTE SİYASİ YASAKLI İSİMLER
Kılıç, beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan kurucuları dahil üyelerinden Abdulkadir Fırat, Abdullah İsnaç, Ahmet Ay, Ahmet Ertak, Ahmet Türk, Ali Bozan, Ayhan Ayaz, Aydın Budak, Ayhan Karabulut, Aysel Tuğluk, Bedri Fırat, Cemal Kuhak, Deniz Yeşilyurt, Ferhan Türk, Fettah Dadaş, Hacı Üzen, Halit Kahraman, Hadice Adıbelli, Hilmi Aydoğdu, Hüseyin Bektaşoğlu, Hüseyin Kalkan, İbrahim Sungur, İzzet Belyar, Kemal Aktaş, Leyla Zana, Mehmet Salih Sağlam, Mehmet Veysi Dilekçi, Metin Tekçe, Murat Avcı, Murat Taş, Musa Farisoğulları, Mustafa Tuç, Necdet Atalay, Nurettin Demirtaş, Orhan Miroğlu, Sedat Yurttaş ve Selim Sadak'ın, Anayasa'nın 69. maddesinin 9. fıkrası gereğince, gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi yöneticisi ve denetçisi olamayacaklarını bildirdi.Tüzel kişilik sona erdi: Kılıç, parti tüzel kişiliğinin, kapatma kararının verildiği tarihte sona ermesine hükmedildiğini bildirdi.Partinin malları Hazine'ye: Kılıç, "davalı partinin bütün mallarının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 107. maddesi gereğince Hazine'ye geçmesine, gereğinin yerine getirilmesi için karar örneğinin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 107. maddesi uyarınca Başbakanlık'a ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 11 Aralık 2009 gününde oy birliğiyle karar verilmiştir" dedi.Üyelerin tamamı "kapatılsın" dedi: Anayasa Mahkemesi davayı 8 Aralık Salı günü esastan görüşmeye başlamıştı. Yüksek mahkeme 4. günün sonunda açıklama yaptı.Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranıyor. Kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi'nin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekiyordu. Ancak üyelerin tamamı partinin kapatılması yönünde oy kullandı.
*Evrensel

Ercan Akyol Çiziyor - Ömür

Ercan Akyol/MİLLİYET

Sefer Selvi Çiziyor - TİB

AKP’ye ikinci bir kapatma davası gelebilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, TİB’den (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) rapor istedi.

Haslet Soyöz Çiziyor


Haslet Soyöz/MİLLİYET

9 Aralık 2009 Çarşamba

Latif Demirci Çiziyor - Arkadaşlık


Latif DEMİRCİ/HÜRRİYET
9 Aralık 2009

Salih Memecan Çiziyor - Arkadaşlık


Salih MEMECAN/SABAH
9 Aralık 2009

ERCAN AKYOL ÇİZİYOR



Ercan Akyol'un 8 Aralık ve 9 Aralık 2009 tarihlerinde yayınlanan karikatürleri...