30 Ocak 2010 Cumartesi

LATİF DEMİRCİ ÇİZİYOR

Latif DEMİRCİ/HÜRRİYET
---
Bu devirde kızını ya topçuya vereceksin yada popçuya ha bi de KATİLE KIZ VERECEKSİN KATİLE...Sıradan bir katil olmayacak;
Papa'yı öldürmeye kalkışmışsa,
Gazeteci öldürebilmişse,
Katliam sayılacak bir saldırı düzenlemişse,
Polis'le birlikte Asker'le birlikte Bakan'la birlikta Başbakan'la birlikte bir insanlık suçu işlemişse
DAMAT ADAY ADAYI OLMUŞTUR.
Kızın hayat kadını olabilir ama unutma sende en adi o.çoÇUku olmuşsundur.Sen katilleri manşetlerine taşı sen katili köşe yazılarına taşı sen katili sürekli gündemde tut sen katili...(ANLAYANA)
e-ZAH

OSMAN TURHAN ÇİZİYOR - ZAMAN GAZETESİ

---
Arjantin'den bir espri, askeri okulun önünden geçerken: "bak içerde bizi yönetecek olanlar yetişiyor"
(Arkadaşlar benim kod adım e-Lastik karikatürlerin altına yorumu çakarım; kimse darılmasın ona göre benim yetkim var, ben saksı değilim. :) Bazıları bana a-rıza kod adını layık görebilir. Ne derseniz deyin ama yorumlarıma dikkat edin!!! Bende artık bu bloğun yeni editörüyüm bakın e-mail hesabım bile var (68kusak et hotmail nokta kom))
e-MİZAH

29 Ocak 2010 Cuma

ERCAN AKYOL ÇİZİYOR


Ercan AKYOL/MİLLİYET
---
Bu şeye döndü arkadaş,
düşünüyormuş o halde s.kin :)
e-MİZAH

28 Ocak 2010 Perşembe

MUSA KART ÇİZDİ - TATBİKAT !..

Musa Kart/CUMHURİYET

Bak şimdi
Plan çarpıtılarak sunulmuş, aslında iyi niyetli bir çalışma deniyor. olabilir, bekler görürüz.

MALUM DARBE
650.000 kişi göz altına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi -kaçarken- vuruldu.
95 kişi -çatışmada- öldü.
73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.
43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi.
Kaynak:wikipedi
e-MİZAH

BÜLENT TEKİN YAZIYOR

TİLKİLER SAVAŞI

Abdullah Öcalan’ın-eğer yönetmelikte varsa-haftada 10 saat havalandırma (ya da diğer mahkûmlarla ortak görüşme) olanağının kısıtlandırılmasının akılcı olduğunu düşünmüyorum. İmralı’daki diğer mahkûmlarla beraber ortak görüşe çıkmama eylemine başlayınca diğer hapishaneler de tek tek bu eyleme başladı. Hoş kendi şartlarının (rahatlığı) düzeltilmesi için bu tip eylemlere diğer hapishanelerin girmesini istemediğini açıkladı ya! Yarın başka türlü sokak eylemlerinin olmayacağını kim garanti edebilir? Acaba bu hakkın verilmesi için birkaç kişinin ölmesi mi beklenecektir? Bu konuda yanılmamı ister(d)im. Her tip mahkûma cezaevi koşullarındaki haklarının uygulanmasını (verilmesini) isterim. Bu, yasal ve insani bir zorunluluktur.

Acıma duygularının yitirildiği günler yaşıyoruz. Baba oğlu tanımıyor! Kıyametin kopacağı günler adeta! İktidar için din, asker, yönetici (idareci) sınıflarının diktatörlük yarattığı [ama biz(c)e demokrasi gibi görülen] sistemlerin egemenliği var. İşi iyi olanların acır gibi yaptığı rollerinin inandırmasıyla bizler-oysa acımanın esamesinin okunmadığı-o muhteşem bireylerin (güçlerin) peşinde koşuyoruz. Yürüyüş parkurunda öldürülen tilki yol arkadaşları için üzülen bir Deniz Baykal muhalefeti ile “Biz yaratılanı yaratandan dolayı severiz!” aldatmasıyla bize maval okuyan Tayyip Erdoğan iktidarı arasında acıma’nın kırıntılarını aramaya mecbur edildik. Çocuk askerlerimizin (Mehmetçik) ya da Kürtlerin öldürülmesine tilkilerin ölümü kadar üzülmeyen siyasetçilerimiz var. Yaratılanı sadece yaratanı için seviyorsan eğer, demek (ki) başka zaman eline geçirirsen-bir gün buna inanırsan belki-onu parçalayacak kadar nefretin var demektir. Eğer beni kardeşin olduğum için; bacın, oğlun, annen, komşun, yurttaşın veya bir insan olduğum için sevmiyorsan beni sevme! Çünkü bana olan sevgin her an için kellemi koparacak kadar keskindir. İstemiyorum onu!(Hayvan ve bitki sevgisinden bahsetmeyeceğim. Çünkü sen ona murdar gözüyle bile bakabilirsin.)

Bu ülkede demokrasi nasıl kurulacak? Tüm sınıfları sarmalayacak bir düzen kurabilmek ancak acımasız küreselleşmiş kapitalizmi dünyanın cenneti olarak kabulden kurtulmakla olasıdır. İşçiyi, memuru, esnafı, ırkları, dinleri, dilleri küçümseyen modern kapitalizmin üyesi olarak finans kapitalin hizmetinde olmamak nasıl gerçekleşecek? İslam’ı siyasete alet ederek ülkede kurulan sözde demokrasinin aslında sanayicilerin, tüccarların, tekelci finansçıların emrinde yarattığı bir din’le ülke topraklarında onları yürüyen tanrılar yaptığını fark ediyor muyuz? (Aslında kâğıt para doların üzerinde yazılanın tersine yürüyen tanrı olmuştur!) Milliyetçi-ulusçu bir oligarşi yerine devlet makamına (hükümetlere) dinci-ümmetçi-faşist bir oligarşiyi (İslam kesinlikle bu değildir!) koymakla sömürgenlerin Allah’ı kullanarak (istismar ederek) sömürülerini sürdürmelerinin yeni bir yolunun açıldığını görmeliyiz. Tüm bunları görmesek bir Türk ya da Kürt olarak bu ülkede yaşayan bir şahıs (birey) olarak dahi bulunmadığımızı bilmek zorundayız. Biz bir kocaman sıfırız!

Anayasa Mahkemesi’nin askerlerin sivil mahkemelerde yargılanma yolunu kapatmasını ve en son başrol oyuncusu Balyoz Darbe Planı’nı, siyasal İslamcı (dinci) yöneticilerle (asker )komutan arasındaki işbirliğinin yeniden düzenlenmesi gerekeceği şeklinde okumalıyız. Çok dilli, çok dinli, çok ırklı, çok kültürlü ve çok sınıflı demokratik bir cumhuriyetin bu topraklarda kolay kolay kurulamayacağını bilmek zorundayız. AKP’nin küresel modernitenin ve imparatoru ABD’nin bir kent devleti (binlerce yıl önce de bu kent devletleri görülmüştü) modeline oynadığını görüyoruz. Sümer kent devletlerinde, Yunan kent devletlerinde bu yöntem çok önceleri yaşandı. Bugün 21.yüzyılda bu kadim topraklarda-Ortadoğu’da, Avrupa’da, Asya’da-bulunan bu ülkenin (Türkiye)yani küreselleşmiş modernitenin bu kent devletinde yaşananların kadim öncellerinde yaşananlardan ne farkı var?

---
bulent_tekin@turk.net
---

27 Ocak 2010 Çarşamba

Mehmet Çağçağ Çiziyor - ARA ÇÖZÜM...


Mehmet ÇAĞÇAĞ/HABERTÜRK
27 OCAK ÇARŞAMBA


Hakikaten çok komik plandır... Böyle darbe mi olur? Türk ordusu darbe mi yapar? Bu ülkede ne zaman darbe görülmüş yahu? hep iftira hep iftira, püff...
(Ulan AKP'nin başı sıkışınca darbe planları havada uçuşuyor başını sikmeayin şu partinin)
e-MİZAH

Kendi Kendine Yazan Çocuk - MUSTAFA DAMAR


***Ben geldiimm.Bu hafta kaldığımız yerden devam.

***Akşamları arkadan gelen adam yüzünden bi gün kalpten gitmezsem iyidir.

***Ne iş olsa yaparım abi diyen insandan çekinirim ben.Düşünsene,beyin cerrahı lazım,bu adam çıkıp,ne iş olsa yaparım abi dicek.

***Çok güzel hareketler de,skeçlerden sonra Yılmaz Erdoğan,hikayenin ana fikrini sormasa var ya,daha çok izlenir bence.

***Örümcek adam,Peter Parker'in yerinde olsam,örümcek adamlığımı kullanıp,paparazzi muhabirliği yapardım,paparazzilikte de iyi para vardır.

***Şu dünya üzerinde benim bilgisayardan daha tozlu bi bilgisayar var mıdır acaba?Bi bilgisayar ne kadar tozlu olabilirse benim bilgisayar onun 2 katıdır.

***Matemetik derslerinde ki formüllerle aram hiç iyi değildir,küçükken zordu ama büyüdükçe bütün sorular dahada zorlaşıyordu.Daha önce Ali nin yaşı ile Ayşe
nin Yaşı arasında ki farkı hesaplardık,artık yok x bölü 5 kaç eder falan,ne anlarım lan ben bunlardan.Havuz problemlerini hiç söylemiyorum bile,çoğu
minik öğrencinin kabusuydu resmen.

***İstanbul karlar altında sevgili okuyucular diyesim geldi nedense.

***Babam benim yüzümden artık çorap almıyor eve.Hergün yenisini açıyorum diye.Alıyorsada bana göstermiyor yani çorapları,ama bi bulursam gizli çorapları,
hepsini açıcam lan.

***Sığırcık kuşu hep bana değişik gelmiştir.

***Devekuşunu söylemiyorum bile.

***Tek çocuk olmanın kötü taraflarından biri de,amca ya da dayı olamamak

***Küçükken hangi mesleği yapmak istersin diye sorsalar,kesinlikle fotoğrafçı olmak isterim derdim,sebebi de.Küçükken 2 tane çocuktan dayak yemiştim,hani
anlatırlarya insanlar,4 kişiden dayak yedim sonra çocukların hepsini tek tek bulup dövdüm falan bende öyle bişey yoktu,ikiside yarma gibiydi lan,bulsam bile
dayak yerdim,iyiki de bulmamışım yani,,bana vesikalık fotoğraf lazım oldu ama benim yüzüm morarmış,dudağım patlak falan.Adam sağolsun fotoğrafla öyle
bi oynadı ki ben bile hayret etmiştim lan bu ben miyim diye.Yüzümü eskisinden daha güzel hale getirmişti.

***Orta 1 e gidiyorum,Adana ya yeni taşınmışız bende okula başlamıştım,kimseyi tanımıyorum falan,hemen 5 kişi bulup arkadaş olduk falan,orta 3 e giden,2 kız
görmüştük,kız hoşgeldin diye arkadaşını dudağından öpmüştü,biz ergenliğe yeni girmişiz lan,öyle bişey yapılır mı?.beşimizin de ağzımız açık,hafiften
salyalar akmaya başlıyor falan,kızlar yanımızdan geçip gitmilerdi ama biz uzun süre onun muhabbetini yapmıştık.

***Kosla reklamlarında bütün lekeleri anlarım da,kan lekesini nasıl yapıyorlar acaba?.Her reklamda birinimi kesiyorlar lan.

***Siz de fark ettiniz mi?.Dizilerde falan çatışmaya giren oyuncuların hiç mermileri bitmiyor.Lan bari göstermelikte olsa şarjörü değiştir.

***Küçükken şarj,şarjör gibi kelimeleri bi türlü söyliyemezdim var ya uyuz olurdum kendime.

***Bu türksel çocuk işçi çalıştırmaya utanmıyor mu?Selocanların hepsi ufak yaştalar.

***Haftaya görüşmek üzere.

---

24 Ocak 2010 Pazar

E-PAZAR -21- LİNÇ

HAFTANIN KARİKATÜRÜ
HAFTANIN FOTOĞRAFI
Siyasetçi, sosyolog, psikolog ve sivil toplumcular son günlerde yaşanan linç olaylarını değerlendirdi. İşte tespitleri: Bu olaylar uzun yılların birikimi. Türkiye’yi bu günlere yoksulluk, sen-ben ayrımı ve yöneticilerin linci alenen onaylaması getirdi.

HAFTANIN FIKRASI
(Mutlaka okuyun:)

Tayyip'le Bush ilk bulusmalarında birbirlerine hava atarlar...
Bush, Tayyip'e "Bizde öyle bir teknoloji var ki, ölüyü diriltiriz" der.
Tayyip altta kalmaz ve karşılık olarak "Bizde öyle bir teknoloji var ki,partimizin bütün üyelerine 100 metreyi 3 saniyede koşmayı ögretiyoruz" der.
Türkiye'ye döndügünde Tayyip'i bir düsünce alir. Danışmanlarını çağırtır ve attığı palavrayı anlatır. "Haftaya Bush geliyor. Yalanımız ortaya çıkacak, acaba ne yapsak?" diye sorar.
Danışmanlarindan biri hemen yanıtlar: "Onlara ölüyü nasil dirilttigini sordunuz mu?" "Hayir sormadik" "O halde hiç korkmayin baskanim, alin Bush'u Anitkabir'e götürün. Atatürk'ü diriltmesini isteyin.Diriltmezse o rezil olur.
Yok eğer diriltirse,siz zaten 100 metreyi 3 saniyede koşarsınız!!!"

HAFTANIN + BİLMEM KAÇI(YENİ)


HAYVANLAR ALEMİ(YENİ)

---
Geçen haftaki ''E-PAZAR -20- KOLTUK'' gönderisi ile bloğumuz, çok genç olmasına rağmen geniş kitlelere ulaşmıştır..Mail hesabımız mesaj yağmuruna tutuldu desek, inanın mübalağa etmiş olmayız :)
Gelen E-Mail'lerden Birkaçı
Selim S.
...
ERKUT KORKUTMA DEDENİ YAVRUM
süpersin serkan abi :) :) :) ve süpersiniz E-MİZAH ekibi.
Mehmet A.
merhaba emizah biz şu epazarı görmekten bıktık siz hazırlamaktan bıkmadınız :) şaka canım alınmayın sakın
(ALINDIK)
Uğur S.
Göndermiş olduğum Maillere genelde cevap yazmıyorsunuz,okuyor musunuz oda belli değil ama şunu söylemek isterim çok başarılısınız.
...
Elif İ.
E PAZAR'I HAZIRLAYAN ARKADAŞA SESLENİYORUM HAFTANIN SÖZÜ VE YA HAFTANIN KAPAĞI OLSUN
...
HAFTANIN TOPU
HAFTANIN ODUNU
HAFTANIN ÜZÜMÜ
HAFTANIN ÇEKİRDEĞİ
...
(ELİF ARKADAŞIMIZ KOPTU:)

23 Ocak 2010 Cumartesi

22 Ocak 2010 Cuma

SEFER SELVİ ÇİZİYOR


AKP ne zaman şıkışsa, bir darbe planı medyaya servis ediliyor.

21 Ocak 2010 Perşembe

PENGUEN DERGİSİ - GÜNDEM


BÜLENT TEKİN YAZIYOR

LİBERAL (KONTR)GERİLLA

Kontrgerilla Bülent Arınç’ı ortadan kaldırmayı planlamış olabilir mi? Biraz geriye bakmalıyız: Kemal Türkler, Doğan Öz, Server Tanilli, Bedrettin Cömert, Bedri Karafakioğlu, Yalçın Sanalan, Necdet Bulut, Uğur Mumcu, Musa Anter, Eşref Bitlis, Gaffar Okan! Tüm bu ve daha birçok cinayete baktığımızda kontrgerillanın öldürdüğü kişilerin sol görüşlü ya da Kürt sorununa bulaşmış olduğu görülür. O halde, zaten komünizme karşı olarak kurulduğu söylenen bu örgüt sağcı bir örgüttür ve genelde hep solcuları öldürmüştür. Öldürdüğü tek bir sağcı yoktur! Bu bağlamda sağcı kontrgerillanın sağcı Bülent Arınç’ı öldürmeyi düşünmesi tuhaf olmalıdır. Bu ülkenin entelektüel aydınları nedense konunun bu yönünü hiç gündeme getirmediler.

(Türk) Kontrgerillayı iyi analiz etmek gerekir. İttihat ve Terakki’ye (Teşkilatı Mahsusa) ve hatta son Osmanlı padişahlarına kadar götürmek gerekir. Mustafa Suphi(1883-1921) önceleri İttihat ve Terakki’nin delegesi olduğu halde sonradan komünizm sevdasına kapılmıştır. Meclis’in çağrısıyla (Ocak 1921) Ankara’ya doğru gelen Mustafa Suphi ve 14 arkadaşı Trabzon’da(Sovyetler’e geri gönderilmek üzere bindirildikleri teknede) Yahya Kâhya’nın adamlarınca (1921 Ocak’ının 28’ini 29’una bağladığı gece) öldürüldü(ler). Hoş burası tam kesin değil ya, Sovyetler yerine öbür dünyaya gönderildikleri ise kesindir! Öldürme emrini kim verdi? (Topal Osman’ın yoldaşı olan Kayıkçı Yahya daha sonra öldürülür.) Bu cinayetleri iyi analiz etmek gerekir.

Özel gizli örgütlerin ilişkiler bağı ve düşünce babalarını iyi çözümlemek ve anlamak gereklidir. Bu o kadar da kolay değildir. Cinayetler, suikastlar, sabotajlar, devirmeler, darbelerin uygarlık içindeki yeri yönetmeyle (devlet) ilgilidir. İktidar hedeflendiği için belli sınıfların ürünü (üretimi) paylaşma saltanatının devam(lılığ)ı yönetici, din adamları ve komutan (asker) işbirliği ile olmuştur. Gizli örgütleri ve eylemlerini de bu şekilde düşünmek gerekir. Padişah Abdülaziz’in (1830-1876) 30 Mayıs (4 Haziran?) 1876’da ölü bulunması olayı iyi araştırılmalıdır. Doktorlar intihar etti deseler de genel kanı bu yönde değildir. (Güreşçiler tarafından bilekleri kesilmiştir.)

Gizli örgüt, kontrgerilla; kime hizmet, niye hizmet ettikleri ortaya konacak bu örgütler vatan, din, milliyetçilik gibi putlaştırmalarla kapitalist modernitenin en ırkçı, en faşist, en katil, en sömürgen mekanizmaları olarak düşünülmelidir. Toplumu ahlaksızlaştırarak kişiliksizleştirmek bir avuç sömürücünün işine gelmesi olarak ortaya konmalıdır. (İsrail’in Hitler faşizmine rahmet okutacak yöntemleri kullanması devlet ve devleti temsil eden sınıflarının işi olmalıdır. Eğer İsrail devleti bütün dünyanın önünde büyükelçimizi aşağılayabiliyorsa, bu kurduğu devletin gizli derinlerine dayanmaktadır. Bunun Musevilikle bir ilişkisi yoktur.)Özellikle dine milliyetçilik ideolojisi de katılarak yeni bir din elde edilmiştir. Bu tip dinin İbrahimi din veya öncesi din olmadığı, artık farklı bir amaca (küreselleşmeye) hizmet eden olduğu okunmalıdır.

Yeniden kontrgerilla ve Bülent Arınç’a dönmek istiyorum. Kontrgerilla Bülent Arınç’a ne yapsın? Kontrgerillanın işi Bülent Arınç’la (veya AKP’yle) mı bozuluyor? Kontrgerilla veya modern her türlü gizli örgütün amaç ve yapısında geçmişi ve bugünü aramak gerekir. Siyonizm’den Hitler faşizmine, İmparoturluklardan meşruti yönetime, Sovyet sosyalizm denemesinden liberalizme kadar tüm geçmiş ve bugünü çözümlemeliyiz. Tüm tarihsel deneyimlerde iktidarı elinde tutanların ya da sömürenlerin iktidarını devam ettirmek isteyenlerin, erkek egemen iktidarlarla tanrısal iradeyi nasıl bir tuttuklarını görmeliyiz. Kadınlara, çocuklara, ırklara, uluslara, ötekilere, herkese düşman-aslında tek örgüt olan-bu kurnaz ve zorba insanların örgütleri ne etsin Bülent Arınç’ları? Onların toplumla, insanla, demokrasiyle davaları var!

---
bulent_tekin@turk.net
---

OSMAN TURHAN ÇİZİYOR

Osman TURHAN/ZAMAN

HASLET SOYÖZ ÇİZDİ - TEK EL İŞÇİSİ


Haslet SOYÖZ/MİLLİYET

20 Ocak 2010 Çarşamba

MEHMET ÇAĞÇAĞ ÇİZİYOR

Mehmet Çağçağ'ın 20 Ocak Salı günü Habertürk gazetesinde yayınlanan karikatürü...

kendi kendine yazan çocuk


Sabah saat 8 de uyandım,yataktan kalmaya üşeniyordum,ama sonunda mecbur kalktım,saat 9.30a gelmişti,yuuh,resmen 1.5 saat yataktan kalkmamışım lan diyerek,lavoboya gidip,elimi yüzümü yıkadım.Üstümü de giyindikten sonra önce sürücü kursuna,ardından da halk eğitim merkezine gidicektim.Sürücü kursuna gittim,adam 6.ay gel,kaydını yapalım öyle sınava girebilirsin dedi.Daha sonra halk eğitim merkezine gitmek için minübüse binicem,fakat o da ne nereye gitçeğimi unuttum,en az 4-5 tane minibüse binip indim,hepsine de sorduğum soru,abi açık öğretim merkezine nasıl gidebilirim?.Lan gerizekalı halk eğitim merkezi desene,baktım aklıma gelmiyor halk eğitim demek,hemen yakında olan ilk okula gidip sorcaktım,açık öğretim yeri nerde diye,okula gidip,müdürün odasını sordum,öğrencilere.Öğrencilerin hepsi bana abi diyordu,çünkü kalıp olarak,biraz hayvan gibi bişey olduğumdan(maşallah de).Her neyse müdürün odasına girdiğim de3 yaşlı öğretmen,memleketin halini tartışıyorlardı.Biri kürt açılımı diyor,biri tayyip erdoğan diyo falan,bişey anlamadım ben.Hemen mevzuya girdim.Hocam açıköğretim için nereye başvurmam gerekiyor diye,sağolsunlar hemen anlattılar,üçyüzlü de ki halk eğitim merkezine gitmen(-lan tabii yaa.halk eğitime gitçemben) gerekiyor dedi biri,öbür hoca sordu: Büyük postaneyi biliyor musun?Hayır hocam,hoca tekrar sordu: Büyük mezarlığı biliyor musun diye.Ben gene hayır cevabını verince,hoca neyle gidiceksin diye sordu bu sefer.Minibüsle diyince,tamam o zaman,o tam önünden geçiyor dedi.Teşekkür edip çıktımordan.Durakta 15 dakika falan bekledim ama malesef size anlatabileceğim kız yoktu durakta,hatta hiç kimse yoktu,orda duran tek mal bendim sanki.Minibüse bindim,aman yarabbim,bütün koltuklar dolu,ayakta yolculuğuda hiç sevmem ama napalım mecbur,söföre Üçyüzlü halk eğitim merkezine gidicem dedim,yolu bilsem güvenmicem şöföre ama malesef güvenmek zorundaydım.Hatamı beni indirdiği yeri görünce anladım,dik bi yokuştu durduğu yer,çok tenha değildi ama insan genede korkuyor tabi ki.yokuştan aşağı inip,karşıma çıkan ilk esnafa sordum,abi Üçyüzlü halk eğitim nerde diye.Adam yüzüme baktı biraz,olm burasıbağcılar çiftlik dedi,beynimden vurulmuşa dönmüştüm,geri aynı yokuşu çıkıp başka bi minibüse binmem gerekiyordu.Yokuşu azim ile çıkmaya çalışırken,beniorda bırakan şöföre hiçte sevgi anlamı taşımayan cümleler yağdırıyorum.Yokuşu çıkıp ilk minibüsçünün yanına gittim ve abi beni Üçyüzlü halk eğitime götürdedim.Tamam dedi.Bi 10 dakika falanda orda bekledikten sonra yola çıktık bu sefer işimi şansa bırakmicaktım.Her 5 dakikada bir adama abi geldik mi sorusunu sorduğumdan adam neredeyse beni aşağı atıcaktı.En son sorduğumda çok şükür geldik dedi,eğer geldik demeseydi bi 5 dakika sonra tekrar sorucaktım çünkü.Hemen halk eğitim merkezine gittim,dedim böle böle benim okumam lazım,bana bi kağıt verdi bunlar hazırla 2 gün içinde getir dedi yoksa bi sonraki kayıtlarakalırsın dedi,içindekilerden bi tek tastikname yoktu lan,neyse onuda bi şekilde hallederiz diye çıktım geldim otogara,1-2 saat falan öyle oyalandım.Tabii babam bana bu arada kötü haberi verdi,Adana da ki okul müdürü çakallık yapıyormuş,yok 1 koli A4 kağıdı yok okul numarası cartı curtu.Hayır kayıtlar 2 gün içinde biticek olmasa sorun yok A4 kağıdı kolay da okul numarası kötü etti işi.Lan 2004 te ki okul numarasını ben nerden hatırlicam.Bende o kadar beyin olsa okurdum zaten.Neyse herşey bitti evdeyim,yazımı yazdım,(-bak bak havalara bak,sanki dünyayı kurtardı daha okul numaranı hatırlamıyorsun lan sen)Bu hafta böyle bi yazı yazmayı denedim,gelen tepkilere göre eski yazı standardına geri dönerim.İyi eğlenceler,iyi haftalar.O değil de fena fırtına var.Korkmuyorum tabii ki.Tamam tamam birazcık tırsma var ama o değil deyi söyledim ya rahatladım biraz.
---

18 Ocak 2010 Pazartesi

SEFER SELVİ ÇİZİYOR


Ağca cezaevinden çıktı...

ERCAN AKYOL ÇİZİYOR

Ercan AKYOL/MİLLİYET

17 Ocak 2010 Pazar

E-PAZAR -20- KOLTUK

HAFTANIN KARİKATÜRÜ


HAFTANIN FOTOĞRAFI

yUh beee :)

HAFTANIN FIKRASI

Temel kendine 4 katlı bir apartman yaptırır.4. katında kendi oturur, diğer katları kiraya verir. Kiracılara kıyak geçmek için her kata koltuk döşetir. 1.kattaki kiracıya gider “Koltuklar nasıl?” diye sorar. Kiracı “Koltuklar iyi, oturunca pop müzik çalıyor!” der. 2. Kattaki Kiracı “İyi, oturunca rock müzik çalıyor!” der. 3. Kattaki kiracıya sorar, kiracı “Koltuklar hiç iyi değil!” deyince Temel “Niye?” diye sorar. Kiracının cevabı şu olur: “koltuğa oturunca İstiklal marşı çalıyor, her seferinde ayağa kalkmak zorunda kalıyoruz!”

HAFTANIN + BİLMEM KAÇI(YENİ)

HAYVANLAR ALEMİ(YENİ)


Teşekkür

Penguen Dergisi
Erdil Yaşaroğlu
Serkan Altuniğne

Habertürk Gazetesi
Mehmet Çağçağ

Sultan Kösen

Teessüf

İSRAİL

ERKUT
( haftanın + bilmem kaçı)

Edirne'den Ardahan'A
(Linç)

16 Ocak 2010 Cumartesi

SEFER SELVİ ÇİZİYOR


TEKEL işçileri üç gün sürecek oturma eylemine Ankara’da başladı.

Osman Turhan - Ateş Bacayı Sardı!

Osman Turhan'ın, 15 Ocak 2010 tarihinde Zaman gazetesinde yayınlanan karikatürü...

15 Ocak 2010 Cuma

Haslet Soyöz Çiziyor

Haslet SOYÖZ/MİLLİYET
14.01.2010

14 Ocak 2010 Perşembe

MİZAHHABER


Sayın MİZAHHABER Editör(Ü)leri
Blog sayfanızda aylardır yayınlanan,blog sayfamızın itibarını zedeleyen ''emek hırsızlığına hayır'' başlığı altındaki gönderinizi lütfen yayından kaldırın...Çok değerli çizerlerimizin ve yazarlarımızın bu asparagas haberlerden dolayı bloğumuza önyargılı yaklaşması, elimizin ve kolumuzun bağlanmasına sebep oluyor.Blog sayfamızı hazırlamadan önce bazı internet sayfalarından etkilendik, evet bunu kabul ediyoruz ama bu etkileşimin adı hırsızlık olmamalıydı(gereklilik kipi kullanıyoruz inatla, ol-ma-malı). Facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki grup, kontrolümüzün dışında gelişmeye başladı bu ay içinde bize özgü yepyeni bir grup kuracağız. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve DOĞRU YARGILAMA GÜCÜNE SAHİP OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYORUZ
---
Yukarıdaki mail'i 02.01.2010 tarihinde yolladık bu adamlara...Adam diyoruz çünkü adam yerine koymuştuk bunları...Hoşgörülü olmak fayda etmiyormuş, geç de olsa fark ettik..Sokaklarımızda ve internet sayfalarında çok anlamlı bir söz vardır sevgili mizah severler ''3 kuruşluk *adamlara 5 kuruşluk değer verirseniz,kalan iki kuruşla sizi satarlar!! satmak fiili,bunlara biraz hafif kalır ama hadi neyse...Cihan Demirci'ye sesleniyoruz : yapılan haksızlık son bulmalı, aksi takdirde biz ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz.Atatürkçü çizgide olduğunuzdan şüphelerimiz olduğu gibi bu şüphelerimizi haklı çıkaracak kanıtlarımızda mevcuttur.
ÇOK YAKINDA

SEFER SELVİ ÇİZİYOR


Sefer Selvi/EVRENSEL

Bülent Tekin - UYANIK ASKER ( GIRGIR )

UYANIK ASKER

Ya, bu aralar Kürt açılımı’ndan çokça bahsettik. Söylediklerimizin şimdilik bir getirisi olmamıştır. İlerde ne olur-Allah bilir!-ama bugün (gülemesem bile) gülümsemek istiyorum. Size askere giden kurnaz bir Kürt’ten bahsedeceğim. Melle Hasan’ın kardeşi askere gitmiş. Adam askerlikten çok korkuyormuş ama aynı zamanda rahatına düşkün biriymiş. Medresede feqi’lik (öğrencilik) yapmış(feqî, din öğrenimi gören öğrenci anlamına gelir), Kur’an okumuş, dini bilgisi olan dindar biriymiş. Acemiliğini zar zor atlatıp, usta birliğine dağıtım olmuş. Artık tek yapacağı şey burada yan gelip oturmaktır. Bunun çarelerini aramış. Usta bir askere sormuş: “Askerde insan nasıl rahat edebilir?” “Bölük komutanını ayarlarsan çok rahat edersin. Her şey onun elindedir!” “Bölük komutanı nedir?” “Hiç duymadın mı?” “Yok!” “Kendi bölük komutanını ayarlamaya bak sen! Arkadaşlarına sor, onu sana gösterirler.”

Bu konuşma üzerine kurnaz asker bölük komutanı ifadesini aklına yazmış ve bölük komutanının ne görev yaptığını öğrenmiş. Gerçekten de askerin en (y)etkili komutanı odur. Bunun üzerine kendi bölük komutanına ulaşma yollarını aramış. Bir hemşerisine sormuş: “Bizim bölük komutanı nasıl bir adamdır?” “Valla namazında niyazında biri(dir). Nurcu’dur diyorlar.” “Nurcu mu?” “Hee! Mescitten hiç çıkmaz!” Bu bilgiyi alan kurnaz asker-zaten kendisi de dindardır, bu işi iyi kıvıracağının ayırdındadır-komutanını ayarlamaya karar vermiş. Ve bunu bir mektupla ağabeyi Melle Hasan’a yazmış. Mektup Arap alfabesiyle yazılmış Kürtçedir. Mektup, askerlikte rahat etmenin yolunu bulduğu açıklamasıyla başlar. Komutanın namazında niyazında Nurcu biri olduğunu anlatır. (Asker, medrese eğitimi almış dindar ve Kürtçü olduğundan, Nurcuları sevmemektedir. Melle Hasan’ın öfkesinden korktuğu için bir çeşit zorunlu müsaade almak istemektedir.) Mektubun bir yerinde şöyle yazar: “Sen tilkinin Hacca gitme olayını biliyorsun! O ne yaptıysa ben de onu yapacağım: ‘Zamanında bir tilki vardı, Hacca gideceğim dedi./Ben Xecê’nin (Hatice’nin) tavuğunu yiyeceğim yola çıkmadan./Yalan ve hile yapacağım/ta ki köye kadar./Gittim bir büyük köye./Baktım ki tavuklarla horoz köyün mezbelesinde./Seslendim horoza: Ey hoca dedim./Gel gidelim Hacca!/Kurtuluş imamlıkta değil, Hacda’dır!/ Onu ikna ederek beraber yola çıktık/Tabii sonra tilki ne yapar: Tilki horozu yer!’ ”

Tabii bu Kürtçe şiir çok uzundur ancak bu kadarını mektupta yazmış. Artık her şey tamamdır. Kurnaz asker öğle ve ikindi namazlarında özellikle mescitte komutanın arkasında namaz kılmış, hep komutanına gözükmeye çalışmış. Komutan bunun farkında olmuş: “Oğlum madem bu kadar dindarsın, sabahları namazını burada kıl ve burada kal. Kahvaltı ve öğle yemeklerinde yemekhaneye git. Diğer zamanlarda hep burada kal. Sabahları senle namaz kılmak isteyenlere namaz kıldırırsın. Öğle ve ikindi namazlarında gelebilirsem ben de gelirim. Akşam yemeğini ye ve namazını kıl. Yatsıyı da kıl. Bir yatmaya git!”

Böylece komutan emir vermiş ve bizim asker de gidip silahını depoya teslim etmiş. Artık o resmen bir imamdır. Sadece yemek vakitleri yemekhaneye gidiyor, diğer zamanlar hep mescitte yan yatıp keyif çatıyordur. Ve böylece bizim asker arazi olmayı çok iyi başararak teskere almış. Ordu şimdilerde imam açılımı yapıyor(muş) ve belki de Kürt açılımına da sıcak bakıyordur. Kontrgerilla, Kozmik Oda, Özel Harp, Telekulak, Ergenekon, Fethullahçılık, Milli Birlik Projesi derken, ülke yıllardır uluslar arası tekel güçlerin idaresinde demokrasi yalanı ile idare ediliyor. Biz yine de Kürt sorununa mesafeli olan askere, orduda askerlik yapmış bir Kürt’ün hikâyesini anlattık.

---
bulent_tekin@turk.net
---

Nuri Kurtcebe Çiziyor

Nuri Kurtcebe/CUMHURİYET
14.01.2010

13 Ocak 2010 Çarşamba

KENDİ KENDİNE YAZAN ÇOCUK


***Ben geldiimm
***Şu dünyada kendi yazısını okuyamıyan,benden başka biri varmıdır acaba?
***kahve rengi nası bi renk?.Tamam kahverengi kahve rengi de,kahve ne renk?(ne diyosun lan?)
***Yürüyen merdiven de yürüyen insanları siz de görüyor musunuz çevreniz de?.Hadi tamam yürüyen merdiven de yürüyenler gördünüz.Ben yürüyen merdiven dekoşan insan gördüm ya.
***Bu hafta çok değişik bi giriş oldu galiba.
***O değil de bi ara magazin programların da,"haftanın out ları,in leri vardı.Haftanın şıkı,rüküşü vardı."Nooldu onlara?
***Diziler de falan özellikle de son haftalar da oyuncular kavga eder gibi konuşurken birbirlerine çok yakınlaşıyorlar,o anda aklıma 2 seçenek geliyor,ya kafa atıcaklar birbirlerine ya da öpüşcekler.(sapık mısın lan?)Ama ikisi de olmuyor,araya biri giriyor hemen ayıryor onları,bi bırak bakim napıcaklar.
***Son günlerde "UGG ayakkabı"modası yayılıyor,ben de heveslendim tabi,ulan bende o ugg tan giyicem dedim.Gittim ayakkabıcıya,selam verdim,44 numaraugg var mı bana göre diye sordum.Ayakkabı satıcısı beni baştan aşağı süzdü.Abi 44 numara ugg yok ama tam sana göre bi spor ayakkabı var ister misin dedi?getir bakiim dedim.Baktım ayakkabıya beğendim ve ugg dan vazgeçip spor ayakkabı aldım,çok ta güzel oldu.
***Bazen böyle büyük apartmanlara falan bakıyorum 15-20 katlı binalar önce insan,lan burda evim olsa ne güzel diye düşünüyor ama sonra aklıma oapartmanda en üst katta oturduğumu hayal ediyorum,hatta o kadar pis hayal ediyorum ki asansör bozulduğunu düşünsene,yandın ki ne yandın.
***Reklamlar da siz de görüyorsunuzdur heralde.1500 parça yemek seti reklamlarından bahsediyorum.Lan düşünüyorum düşünüyorum,bizim sülale de 1500 kişi yok ki.Hadi 500 parça yapsan(ki aklıma o kadar kişi de gelmiyor ama olsun yedekte bulunsun,kırılır falan.)Tamamiyle israf yani onun için söylüyorum.
***O değil de beni en son küçüüken görenler,şimdi gördüklerinde hep aynı tepkiyi veriyorlar.Lan sen küçükken ufacıktan,hep burnun akardı,şimdi maşallah
koca adam olmuşsun.Ama herkes aynı tepkiyi veriyor ya.
***Siz de hala benim gibi,küçükken kaç yaşındaydın len,ehehe.Gibi iğrenç maruz kalıyor musunuz?Merak etmeyin yanlız değilsiniz.
***Yanlız değil olm yalnız.
***Bazı masalların Türkiye de dizi olduğunu düşünsenize.Pamuk prenses 7 cüceden en zengini ile evlendi,en yakışıklısı ile aldattı,ya dapamuk prenses,yakışıklı cüceyle sevişirken,RTÜK ten uyarı alırlar.
***O değil de tek çocuk olmanın en kötü tarafı yaptığın yaramazlığı kimsenin üstüne atamıyorsun.
***Hay sana daa!! o değil de ne de!! Yeter be arkadaş sürekli kullanma bu kelimeyi.Dediğinizi biliyorum.
***Bİlinneyen numraların numarası yine değişti.11880 oldu,bilinmeyen numaraları kimse bilemeyecek böyle giderse(-bak bak,halkı bilinçlendirmeye çalışıyor,sanki kendisi çok bilinçli ya.)
***önümüz de ki hafta yine görüşelim di mi.?
---

Latif Demirci Çiziyor


Latif DEMİRCİ/HÜRRİYET
13.01.2010

Ercan Akyol Çiziyor - Yalancı Domuz

Ercan AKYOL/MİLLİYET
13.01.2010

12 Ocak 2010 Salı

Musa Kart Çiziyor - VAHŞİ BATI

Musa Kart'ın 12 Ocak Salı günü Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...

Mehmet Çağçağ Çiziyor

Mehmet ÇAĞÇAĞ/HABERTÜRK

10 Ocak 2010 Pazar

E-PAZAR -19- DÜELLO

HAFTANIN KARİKATÜRÜ



HAFTANIN *FOTOĞRAFI


Arınç Arınç, Arınç'ı istiyorum :)

HAFTANIN FIKRASI

Adamın biri işten eve gelmiş bir bakmış, karısı başka bir adamla yatakta. Hemen tabancasını almış ve öteki adama:


- 'Madem karımı istiyorsun onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum'...


Öteki adam bunu kabul etmiş, ikisi birlikte yandaki odaya girmişler kapıyı kapatmışlar, sonra kadının kocası öteki adama fısıldamış;


- 'Aslında kimsenin canının yanmasına gerek yok, ikimizde havaya ateş edelim sonra ölmüş gibi yere yatalım, karım ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur'...


Böylece ikisi havaya bir el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar... Kadın silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş... Yere yatan iki adama bakmış ve bağırmış.....:


- 'Hayatım çıkabilirsin, ikisi de öldü..!!!!'

HAFTANIN + BİLMEM KAÇI(YENİ)



HAYVANLAR ALEMİ(YENİ)


Teşekkür


Penguen Dergisi
Edil Yaşaroğlu

Mesut Ekener

Kemal Kılıçdaroğlu

Bülent Arınç



Teessüf

www.uykusuzdergi.com

www.leman.com.tr
(Böyle resmi siteler olmaz olsun.)

8 Ocak 2010 Cuma

ERCAN AKYOL ÇİZİYOR - TEKEL İŞÇİLERİ

Ercan Akyol/MİLLİYET
08.01.2010

OSMAN TURHAN ÇİZİYOR


Osman Turhan/ZAMAN

SEFER SELVİ ÇİZDİ - KOZMİK ODA

Başbakan ile Genelkurmay başkanının haftalık olağan görüşmesi, Başbakanlıkta değil Genelkurmay karargahı’nda gerçekleşti.